PHOKAIA VE UNESCO DÜNYA KÜLTÜR MİRASI GEÇİCİ LİSTESİNDE FOÇA KALESİ
Eskilerde, çok eskilerde, günümüzden 5000 yıl kadar önce, Anadolu'nun Ege kıyılarında ünlü Phokaia kenti kurulmuştu. Phokaia ilk kez Foça'nın güney yamaçlarında yerli halk tarafından kurulmuştu. Daha sonraları İ.Ö. 11. yüzyılda Aioller gelmişti Phokaia'ya. Aiollerden hemen sonra da Ionlar. “Ionlar kentlerini en güzel iklimde kurdular” demişti tarihin babası sayılan Herodotos. Gerçekten de en güzel iklimde kurulmuştu Ion kentleri Batı Anadolu'nun Ege kıyılarında. Phokaia'da yerli halk, Aioller ve Ionlarla karıştı ve kaynaştı. Bir deniz kenti olan Phokaia gemicilikte ileri gitti. İ.Ö. 8. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak Doğu Dünyasını tanımaya başladılar Phokaia'lılar. Gemileriyle açıldıkları Akdeniz yoluyla. Phokaialılar böylelikle yükseliş evresine girdiler deniz ticaretiyle. Mısır ve Mezopotamya uygarlıklarını kendilerine örnek aldılar. Gemicilik yoluyla ticaret yaparak refaha kavuştular. Bütün Ion kentleri İ.Ö. 650-546 yılları arasında altın çağını yaşadılar. Mısırlıların ve Mezopotamyalıların sağlık ve hastalık deneyiminden yararlandılar. Mimarlık alanında da yeni yaratılarda bulundular Yakın Doğu ülkelerinden etkilenerek. Ionialı doğa filozofları dinsel kaygılardan sıyrıldılar. Objektif araştırma yöntemini geliştirdiler. Bilime dönüştürdüler Mezopotamya ve Mısır'dan aldığı bilgiyi. Ionia'lı doğa filozofları böylelikle fen bilimlerinin esasını kurdular. Doğunun astrolojisini, astronomiye dönüştürdüler. Tedavi yöntemlerinde dinselikten kaçınarak objektiflikle tıp biliminin esasını oluşturdular. Sanatın birçok kollarındaki iki boyutluluğu üç boyutluluğa dönüştürdüler. Özgür düşünce yöntemi, bütün bilimlerde ileri gidilmesini sağladı. Ionların başarısıdır doğa olaylarının akılca ve özgür düşünceyle ele alınarak pozitif bilimlerin ortaya çıkarılması. Miletoslu Thales, İ.Ö. 28 Mayıs 585 tarihinde güneş tutulmasını hesapladı, bu olay bir doğa olayını önceden hesaplanmasının dünya tarihinde ilk örneğidir.
Böylelikle Orta Doğu'dan Batı Anadolu'ya geçti dünya kültür önderliği. Ion deniz ticaretinin yayılmasında ve dünya deniz ticaretinin gelişmesinde önemli bir rol oynadı Phokaia'lı denizciler. Yarış ortamını yarattılar nitelikli ve ucuz ürünlerle. Ticaret alanındaki bu ilişki, kültürel anlayışı ve bilimsel düşünceyi geliştirdi. Ekonomide de büyük ilerleme sağladılar dünyaya bakış açıları değişince. Zengin oldular, bolluk ve varlık içerisinde yaşamaya başladılar. Karadeniz'den Akdeniz'in sonuna kadar Mısır'da, İtalya'da, Fransa ve İspanya'da çok sayıda koloni kurdular.
Phokaia'lılar baştanrıçaları Athena için büyük bir tapınak yaptılar Ionların ve Phokaia'nın dünya kültür lideri olduğu zamanda. Bu zamanda dünyanın en büyük kentlerinden biri oldu Phokaia. Athena Tapınağı'nın bulunduğu yarımadayı da içine alarak kentlerini yaklaşık 8 km. uzunluğunda surlarla çevirdiler. Surların uzunluğu kentin de büyüklüğünü göstermesi açısından önemliydi. Foça'nın antik dönem tiyatrosu, Arkaik dönemden sonra da kültürel alandaki önemini sürdürdüğünü gösterir. Bu tiyatro, Anadolu'daki en eski tiyatrodur. En eski tiyatronun Phokaia'da bulunması, bir rastlantı değildir kültürel yönden baktığımızda. 1991 yılı kazıları sırasında varlığı ilk kez ortaya konuldu bu Anadolu'nun en eski tiyatrosu.
Athena Tapınağının bulunduğu tarihi yarımada daha sonraki dönemlerde Romalıları, Bizanslıları, Cenevizlileri görüyoruz. Kent 24 Aralık 1455'te Fatih Sultan Mehmet zamanında Osmanlılara katıldı.
Harap bir biçimde günümüze gelmişti bu tarihi yarımadayı çevreleyen kent duvarları. Bizanslılar, Cenevizliler ve Osmanlı dönemlerindendir bu surlar. Phokaia Kazı Ekibi 2009-2010 yıllarında kazılar gerçekleştirildi bu kent duvarlarında. Yine kazı ekibi ve kazının mimarları tarafından yapıldı ortaya çıkarılan surların Rölöve, Restitüsyon ve Restorasyon projeleri. Projeler 2011 yılının haziran ayında Koruma Kurulu tarafından onaylandı. 2012 yılının nisan ayının ortasında başlandı restorasyon çalışmalarına. 2014 yılının eylül ayı sonunda tamamlandı bu çalışmalar.
İzmir Büyükşehir Belediyesi bu çalışmalarda ana sponsor oldu. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İş-Kur'un maddi destekleri de çalışmalara katkı sağladı. Foça Belediyesi ise özellikle lojistik desteklenme konusunda önemli yardımlarda bulundu. Tüm bu çalışmalar, Ege Üniversitesi'nin bilimsel kazı heyetinin kontrolünde gerçekleştirildi.
Kent duvarlarında yapılan dönem analizi çalışmaları sonunda Bizans, Ceneviz ve Osmanlı dönemlerinin var olduğu görüldü. Az korunan Bizans dönemi surlarının 12. ve 14. yüzyıla ait olduğu anlaşıldı. Foça, 1275 yılından Cenevizli Zaccaria ailesinin yönetimine girdi. Foça'da Ceneviz idaresi, Foça'yı Türklerin alışına kadar sürdü yani 1455 yılına kadar.
Bizans dönemi kalesi, toprak harcıyla yapılmıştı. Morosini komutasındaki Venedik donanması, İstanbul'a ve Galata'ya saldırmış fakat ele geçirememişti. Bunun üzerine güneye ilerleyen Morosini, Foça Kalesi'ne saldırır 1296 yılında ve Foça Kalesi'ni yerle bir etti. Bunun üzerine Foça Kalesi'nin yeniden yapımı gerekti. Foça Kalesi'nde büyük bir onarım gerçekleştirdi Foça'nın Cenevizli yöneticisi I.Benedetto 1299 yılında. I.Benedetto horasan harçla kaleyi yeni baştan inşa ettirdi şap madeninde kazandığı büyük paralarla. Bu inşaat sırasında kireç, Roma Tapınağı'nın mermerlerinin kireç fırınlarında yakılmasıyla elde edildi.
Osmanlı döneminde ise, kalenin üç kez onarım geçirdiğini görmekteyiz. Bunların içerisinde ilk onarım, Kanuni Sultan Süleyman'ın oğlu Şehzade Mustafa'nın Saruhan Sancak beyi iken yaptırmış olduğu onarımdı. Şehzade Mustafa, Foça Kalesi'nin onarımına karar verir 1538 yılında haçlı donanmasının Osmanlılar üzerine yürüdüğü bir sırada. Kale komutanı İskender Ağa'ya onarttırır Foça Kalesini. Bu arada aynı yıl Barbaros Hayrettin Paşa, Andre Doria komutasındaki haçlı donanmasını Preveze'de yener. Kale, kare biçimdeki kulelerle güçlendirilir. Ayrıca beş kapılı kayık çekek yerinin cephesi yeniden yapılır ve oraya bir onarım kitabesi yerleştirilir. Bu büyük onarım da taşları bağlayıcı madde olarak kireç harcı kullanılır.
1649 yılında Venediklilerin yeniden saldırısı sırasında kalede yer yer hasar oluşur. 1671 yılında yeniden onarılır kale duvarındaki bu tahribatlar. Bu onarım sırasında toprak harcın kullanılmış olduğunu görüyoruz. Evliya Çelebi bu onarım sırasında gelip kendisinin de iki gün çalışmalara katıldığını yazar.
18. yüzyılın ilk yarısında 1709 ve 1739 yıllarındaki iki büyük deprem Foça'yı yerle bir etti. Payanda ile güçlendirilmişti 1742 yıllında deprem sonucunda öne doğru eğilen kent duvarları. Bu payandanın yapımı sırasında duvarlarda bağlayıcı madde olarak yine kireç harcı kullanılır; fakat 24 Kasım 1772 yıllındaki son deprem Foça surlarının sonunu getirir. Bu son depremde surlar bir daha onarılmaz ve işlevini kaybeder. Taşları sökülür, ev inşaatlarında kullanılır. Ayrıca surların üzerinde de evler yapılır.
Yapılan restorasyonlarda günümüze gelen tüm duvar yüzeyleri korundu ve onarılarak tamamlandı. Derzler arası derin bırakılarak ışık-gölge oyunları yaratıldı. Böylelikle duvar yüzeyindeki taşların kabartma biçimde görünmeleri sağlandı. Kazılardan çıkan eski taşlar bu restorasyonda kullanıldı. Onarımı yapılan bütün kent duvarın yüzeylerinde eskitme yapıldı. Kent duvarlarında görülen bütün dönemlere ilişkin özgün harçlar, analiz edildi ve restorasyonlarda özgün harca yakın, fakat daha güçlü harçlar kullanıldı. Bizans dönemi duvarları için toprak harç, Ceneviz dönemi için horasan harç kullanıldı. Osmanlı dönemi kent duvarları restorasyonunda ise, dönemine göre toprak ve kireç harçtan yararlanıldı. Özgün yükseklikleri bilinmediği için duvarların ve kulelerin üst bölümleri, bitirilmemiş biçimde bırakıldı. Duvarların bir bütün olarak görünmesi için yapılan tamamlanmalarda stil birliğine gidildi. Yeni yapılan bölümler, özgün bölümlerden kırmızı çizgiyle ayrıldı. Bunun için araya 6 cm. kalınlığında kırmızı andezit taşları yerleştirildi. Dönemler ise siyah çizgilerle birbirinden ayrıldı. Bunun için yine 6 cm. kalınlığındaki bazalt taşlardan yararlanıldı.
Altı bölüme ayrılan projede öncellikle uygulamaya altıncı bölümde başlanıldı. 2012 yılında sırasıyla 6., 5. ve 4. bölümler restore edildi. Ayrıca bu bölümlerin arasında yer alan 2. ve 3. Osmanlı Kuleleri de onarıldı. 2013 yılında ise Cenevizliler döneminde yapılmış olan 1. ve 2. bölüm surları ile bu bölümler önünde yer alan iki Ceneviz Kulesi'nin onarımı gerçekleştirildi. 2014 yıllında ise 3. bölüm ile 1. Osmanlı dönemi kulesinin restorasyonu yapıldı. Bu kule 17.yüzyıl gravürlerinde üç katlı olması nedeniyle diğerlerinden daha yüksek olarak yapıldı. Katlar arasında ise döşemeyi destekleyen ahşap hatıllar yerleştirildi.
Foça Kalesi, bu restorasyonla çok daha iyi bir görünüme sahip oldu. Bu sayede 15 Nisan 2013 tarihinde Unesco Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi'ne alındı. Foça Kalesi’nin I.Etap Kent Duvarları Restorasyonu, Foça Kordon Yolu Projesinin uygulanmasıyla tamamlanmış olacaktır. Bu projede, 16 köprüyle deniz eski zamanlarda olduğu gibi surlara kadar gelecektir. Ayrıca projedeki bilgilendirme panoları, kent duvarların dönemlerine ışık tutacaktır.